Mine, suratında aptal bir gülümsemeyle merdivenlerden aşağıya doğru bakakaldığını fark etti. Merdivenlerden sallanan bir fotoğraf karesiydi sanki.
Yalnızız
Hepsini yazmaya kalksam defterler dolusu ‘Yalnızlık’ şarkısı vardır eminim hepimizi etkileyen. Tek kazancımız bu sanırım hayatta, sanat. İyi ki sanat var. Derdimizi, coşkumuzu, kalbimizi veriverdiğimiz sanat.
Unutma beni
Her bir şiirin çocukluk hallerimize, çizgi film izletiyor gibi. Biraz muzip, biraz buruk, biraz deşen. Bu dünyanın sığınaklarından birisisin Didem. Kaç kişi sana sığınıyor bilsen, kolların ne çok büyük artık, görsen.
Yasemin kokusu, sokak ve müzik…
Tüm kış pencere kenarında oturup zamanla konuşmuş, baharın gelişiyle sokağa bakan duvardaki sarmaşıkların pembe çiçeklerini fark etmeye başlamıştı.
Nefes al nefes ver, nefes al nefes ver-me, kal orada!
Ülkedeki yazar sayısının okur sayısından fazla olduğu bir zaman dilimindeyiz. Herkes yazıyor kardeşim artık, kimse okumuyor fakat.
Mevsim bahar
Ama hele bir düşünün abiler ablalar: Arnavut kaldırımında sanat fışkıran bir Beyoğlu! Sağlı sollu kitapçılardan yükselen şarkı sesleri sonra! Hepimize iyi gelmez mi? Dayanışalım. Mart’ın sonu bahar!
Siyah beyaz
Siyah beyaz bir fotoğraf. Gözlerindeki korku mu cesaret mi kadının? Hem yerli hem yurtsuz. Kaçıp kurtulan ve sanki son anda yetiştiği bu trenin kirli camından sarkıtıverdiği kollarıyla gözümüzün ta içine bakan bir kadın. Sobeledi mi dersiniz oyunu? Ebe kim?*
Zaman eleğini sallıyor
Kaç kişi kalır ilk dediğini sonda da diyen bilmiyorum? Bir acayip elek ki hepimiz ordayız ve görüyoruz üstelik. Yoo, ‘aynı suda yüzer bindiğimiz gemiler’ demesine bakmayın Cahit Irgat’ın, ‘ayrıdır bindiğimiz gemiler’ diye vermiştir yıllar öncesinden Cahit Sıtkı Tarancı yanıtı.
Zil çalmıyor
‘Zil çalmıyor.’ Zil yerine koyduğumuz kocaman bir sanal dünyamız varken hem de. Cep telefonumuz, bilgisayarımız bozulsa, internet kesilse, o günü yaşanmış saymadığımız bir dönemde hem de!